CHP Soruşturmasının Kronolojisi - Barış Pehlivan

CHP Soruşturmasının Kronolojisi - Barış Pehlivan 12 Şubat 2025


 
4-5 Kasım 2023: CHP kurultayı gerçekleşti. Özgür Özel CHP’nin yeni genel başkanı oldu.

19-20 Kasım 2023: Eski CHP Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır, “şaibe” iddialarını X hesabından paylaştı.

20 Kasım 2023: Paylaşımlarda adı geçen CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Erkan Çakır’dan şikâyetçi oldu. Şikâyetteki suçlamalar; halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, hakaret, iftira ve şantaj idi.

22 Aralık 2023: Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, “iddiaya konu suç yeri başkent” diyerek dosyayı Ankara’ya gönderdi.

5 Şubat 2024: Erkan Çakır ifade verdi ve “Para karşılığında delege satıldığını söylemedim; sosyal medyadan başka bir CHP’li bana söyledi, ben de tekrarladım” dedi.

Aradan tam bir yıl geçti. Bu süreç içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP kurultayı için birçok kez “şaibeli” ithamında bulundu.

5 Şubat 2025: Eski CHP yöneticilerinden Akif Hamzaçebi X’ten yaptığı açıklamada, CHP lideri Özel’i eleştirdi. Konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “şaibeli kurultay” iddialarına sessiz kalınmasıydı. Öğrendim ki bu paylaşım sonrası Özel ile Hamzaçebi arasında sert bir telefon görüşmesi gerçekleşti.

7 Şubat 2025: Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu KRT ekranlarına çıktı ve CHP yönetimini eleştirdi.

8 Şubat 2025: TRT Haber’in X hesabından iki ayrı paylaşım yapıldı. O paylaşımlardan biri Kemal Kılıçdaroğlu’nun KRT’de yaptığı, diğeri ise Akif Hamzaçebi’nin CHP’yi eleştirdiği açıklamalarının videolu haberiydi. Paylaşımlarda “Kemal Kılıçdaroğlu, ‘şaibeli kurultay’ iddiasına CHP yönetiminin sessiz kalmasından rahatsız olduğunu belirtti” ve “CHP’li Akif Hamzaçebi, ‘şaibeli kurultay’ iddiasına partisinin genel başkanı Özgür Özel’in suskun kalmasına tepki gösterdi” cümleleri yer aldı.

10 Şubat 2025: TRT’nin paylaşımlarından iki gün sonra, Ankara Cumhuriyet Savcısı Ramazan Hançer imzalı bir tutanak hazırlandı. Tutanakta şu satırlar yer aldı:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nca yürütülmekte olan soruşturmaya esas olmak üzere; CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yetkilisi Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Cumhuriyet Halk Partisi’nin 04- 05.11.2023 tarihinde Ankara’da yapılan 38. olağan kurultayına ilişkin iddialar hakkında yaptıkları konuşmalara ilişkin olarak https://x. com/trthaber/status isimli twitter hesabı, bir kısım sosyal medya paylaşımları, internet haber siteleri ve televizyon kanallarında paylaşım ve yayınların bulunduğu, yine Tolgahan Erdoğan tarafından @ tolqahanerdoqan isimli twitter hesabından ‘Şaibeli kurultay şaibeli genel başkan’ başlıklı paylaşımda bulunduğunun görüldüğü, dosya kapsamında bu kişilerin tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulması gerekli görülmekle işbu tutanak düzenlenmiş ve ilgili paylaşımların çıktısı dosyaya eklenmiştir.

Bu tutanağın ardından, ilgili isimlerin tanık sıfatıyla ifadesinin alınması için talimat yazıldı. CHP için açılan kurultay soruşturması dosyasına, TRT’nin yaptığı paylaşımlar da “suç delili” olarak girdi.

İşte o davalar - Barış Pehlivan 21 Mart 2025

Dava dava özetliyorum:

Malvarlığı Beyandaki milyarlarca lira nedeniyle hakkında haksız mal edinimi gerekçesiyle Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dört yıllık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi sonrası malvarlığında 256 milyar 138 milyon 421 bin lira artış olduğu öne sürülüyordu. Hakkında 5 yıl 10 aya kadar hapis istenen iddianamede, haksız edindiği iddia edilen malların zor alımına ve ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklı tutulmasına karar verilmesi talep ediliyordu.

Billboard Reklam ve ilanların asıldığı billboardlarla ilgili ihalelerde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede suç konusu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tasarrufundaki 30 adet ışıklı mega billboard, 350 adet direkler arası ışıklı mega billboard ile 1000 adet tek yüzlü ışıksız billboard için yapılan ihalelerdi. “İhaleye fesat karıştırmak” suçundan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Servis Belediye ve bağlı şirketlerinin personelinin işe gidiş gelişini sağlamak üzere yapılan servis ihalelerindeki yolsuzluk iddiaları nedeniyle dava açıldı. İhaleye fesat karıştırmaktan açılan davanın iddianamesi İstanbul 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Elektronik bilet İstanbul’daki toplu taşıma araçlarında kullanılan ve akıllı bilet diye de nitelenen “elektronik entegre bilet sistemi”ne ilişkin usulsüzlük iddialarından ötürü Üsküdar 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 37 sanık zimmet suçundan yargılandı.

İGDAŞ İstanbul’un doğalgaz dağıtımını yapan İGDAŞ’taki şebeke inşaatları, sayaç okuma ve reklam işleriyle ilgili yolsuzluk iddiaları nedeniyle görülen dava Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı.

İSKİ Altyapı inşaatları, araç kiralama, personel taşıma ve personel kıyafet temini gibi ihalelere ilişkin yolsuzluk iddiaları vardı. Bu iddialarla açılan dava İstanbul 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürerken bir yandan da İçişleri Bakanlığı’nın soruşturması devam ediyordu.

Metro Kurumun ihalesine ilişkin yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları nedeniyle bazı belediye bürokratları hakkında açılan dava İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyordu.

Çamur Haliç’in temizlenmesi projesi kapsamında çıkarılan çamurun baraj sahasına taşınması sırasında yapılan İBB işlemlerine ilişkin yolsuzluk iddiaları için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Sinek ilacı Karasinek ve sivrisinek ile mücadele amaçlı ilaç alım ihalelerine ilişkin yolsuzluk iddiaları nedeniyle ihaleye fesat karıştırıldığı gerekçesiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Şimdi...

Tüm bu okuduğunuz davaların sanıklarından biri Recep Tayyip Erdoğan’dı. İddiaları dönemin gazetelerinden alıntıladım. Hep “şiir” davası hatırlanırken bunların unutulduğunu gördüm.

Bu davaların kimi dokunulmazlıktan dolayı ayrıldı, kimisinde beraat çıktı, kimisinin nereye evrildiğine dair yeni bir bilgi hiç yok. Bildiğimiz şu ki bu davalar sırasında Erdoğan gözaltına da alınmadı şafak operasyonuna da uğramadı. Ya kendisi ya da avukatı adliyeye gidip savunma yaptı. Yani olması gereken oldu.

Churchill’in sözüdür: “Ne kadar geriye bakabilirsen o kadar ileriyi görürsün.”

Ya Erdoğan kimin adayıydı? - Barış Pehlivan 07 Ağustos 2024

“Kravatlı ve çağdaş görünümlü Erdoğan’ı, Erbakan’a tercih ederim.” 

İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan, İBB Başkanı İmamoğlu’nu destekleyen açıklamasını görünce bu söz aklıma geldi. Söyleyen eski ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz’di.

Görmüşsünüzdür; Ekrem İmamoğlu “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bayrağına ve cumhurbaşkanına hakaret eden bu açıklamanızı size aynen iade ediyorum” dese de AKP’liler tarafından “İsrail’in adayı” diye yaftalandı. Oysa İmamoğlu’na bunu diyenler sakladıkları sandıktan fotoğraf albümlerini çıkarsalar neleri hatırlayacaklar.

Nasuhi Güngör’ü duymuşsunuzdur. AKP döneminde TRT Haber Dairesi başkanı olarak da görev yapmış, iktidara yakınlığı sır olmayan bir gazeteci. Maalesef Güngör’ün de unutmak istediği bir kitabı var: “Yenilikçi Hareket” 

Şu an piyasada olmayan kitap, AKP’nin Milli Görüş içinden doğuşunu ve Erdoğan’ın nasıl lider olduğunu adım adım tanıklarıyla anlatıyor. 

Sayfalarını çeviriyorum ve “Keşfedilen Tayyip Erdoğan” başlıklı bölüme geliyorum. Şöyle yazıyor Güngör:

“Tayyip Erdoğan hiç kuşkusuz başarılı bir İstanbul il başkanı ve ardından büyükşehir belediye başkanıydı. Ancak Erdoğan’ın ne zaman keşfedildiğine ilişkin hayli ilginç bir iddia vardı. Erdoğan daha RP Beyoğlu ilçe başkanı iken dönemin ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz’le tanıştırılmıştı. Kasımpaşa’daki bir vakıfta düzenlenen tanışma toplantısında, Erdoğan’ın yanında bir RP İstanbul il yöneticisi de bulunuyordu.” 

‘GELECEĞİN LİDER ADAYI’

Nasuhi Güngör, Abramowitz-Erdoğan görüşmelerinin sürekli devam ettiğini hatırlattıktan sonra, İBB’deki görüşmeye özel bir vurgu yapıyordu: “Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki asıl çarpıcı görüşmesi, 15 Ekim 1996 tarihinde belediye başkanlığı makamında gerçekleşti. Morton Abramowitz’in Erdoğan’ın makamına yaptığı bu ziyaret hayli uzun sürmüştü. Erdoğan, görüşme sonrasında Abramowitz’in ‘olumlu ve sıcak bir mesaj getirdiğini’ ifade etmiş ve eklemişti: ‘Mesajı kendi adıma değil, partim adına alıyorum.’ Bu mesajın içeriği konusunda, çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Abramowitz’in Erdoğan’a ‘Türkiye’nin geleceği için çok önemlisiniz’ dediği basına yansıdı. Ancak bunları teyid eden ya da yalanlayan açıklamalar olmadı. Ancak görüşmenin içeriği kadar önemli olan iki nokta vardı. Birincisi, bu görüşmenin ardından Erdoğan’la ilgili ‘Erbakan’ın veliahtı’ benzetmelerinin yerini hızla, ‘geleceğin lider adayı’na bırakmasıydı.” 

uzatmıştı. 

Peki, ne önemi vardı Abramowitz’in? Ben yazmayayım, Nasuhi Güngör’ün kitabından okuyalım:  

“Evet, eski Ankara Büyükelçisi, Carnegie Endowment başkanı ve sık sık ‘Mossad ajanı’ olmakla suçlanan, ‘ırk bilinci yüksek’ bir Amerikan Yahudisi. 

(...) Ankara’ya gelmeden önce de çok önemli görevleri vardı. ABD Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Burada başta CIA ve FBI olmak üzere, SIA, DIA gibi Amerikan istihbarat örgütleri arasındaki koordinasyonu sağlıyordu.” 

Sanırım anlaşıldı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olmadan önce Yahudi Komitesi’nin davetlisi olarak ABD’ye gitmesini, Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü yetkilileriyle görüşmelerini, dünyanın en etkin Yahudi örgütlerinden ADL ile ilişkilerine girmiyorum bile. 

Demem o ki... 

Tarihi doğru yazalım. İmamoğlu İsrail’in kendisine destek vermesinden rahatsızlığını açıkça dile getirdi. Lakin, Erdoğan İBB başkanı iken benzer desteklere koşar adım el uzatmıştı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleymanpaşa Kiraz Festivalinin Tarihleri Belli Oldu

ÖĞRENME VE BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Sadettin Kaynak