Türk Siyasetçi ve Ünlü Kişilerden Seçme Sözler

 “İlim adamı ilim namusundan, fikir namusundan, bedeli ne olursa olsun taviz vermeyen insandır. Ben bir siyasetçiyim, eğer biz bile kalkıp da bilime ters bir şeyi istiyorsak ilim adamının şunu söylemesi en önemli görevidir: ‘Öyle değil böyledir,’ demesi lazım. El pençe divan durup, ‘ferman buyurdunuz efendim,’ dememesi gerekir. ” 

Başbakan R. Tayyip Erdoğan 25 Ağustos 2013 

----

“Avrupalıların çok az bilgi sahibi oldukları Türkiye ve geçmişi hakkında karar vermeleri yeteri kadar ürkütücüdür. Ancak daha da korkuncu R. Tayyip Erdoğan’ın kendi tarihini çok az bilmesidir. (...)” 

Prof. Dr. İlber Ortaylı Süddeutsche Zeitung (Hürriyet, 21 Haziran 2013) 

---

"... Başbakan’ın tarih bilgisi varsa, genel başkanlığı bırakırım...” Kemal Kılıçdaroğlu, Nisan 2013, CHP grup konuşması

---

 "...Kılıçdaroğlu, biz tarihi çok ama çok iyi biliriz. Biz tarihi Göktürk anıtlarından Tonyukuk anıtlarına, Malazgirt’ten Mohaç’a kadar, İstanbul’un fethinden Çaldıran’a kadar, Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na çok ama çok iyi biliriz. Üstelik biz Sayın Kılıçdaroğlu’nun bilmediği, bir türlü de öğrenemediği Cumhuriyet tarihini de CHP tarihini de çok ama çok iyi biliriz. O kadar iyi biliriz ki bu kürsüden de başka kürsülerden de belgeleriyle, kaynaklarıyla, başvuru eserleriyle Dersim, CHP, demokrasi hakkında Kılıçdaroğlu’na defalarca tarih dersi verdik. (...) Bu partinin genel başkanı bizi tarih bilmemekle itham ediyor. Biz tarihi biliriz, iyi bilmekle kalmaz, o tarihten ibret de alırız. Bununla da kalmaz istikbali, atiyi o tarihin üzerine inşa ederiz ve öyle yaşıyoruz...” 

R. Tayyip Erdoğan, 16 Nisan 2013, AKP grup konuşması "...

---

 "Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Yahu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek. Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz... ”

R. Tayyip Erdoğan, 1994 

---

“Türkiye İslam’ın çekirdek devleti olmak için gerekli tarihe, nüfusa, orta düzey bir ekonomik gelişmişliğe, ulusal birliğe, askeri yetenek ve geleneğe sahiptir. Gelgelelim Atatürk’ün Türkiye’yi net bir şekil de laik bir toplum olarak tanımlaması, Türk Cumhuriyetinin bu rolü Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralmasını önlemiştir. Türkiye anayasadaki laiklik ilkesine bağlılığından ötürü OİC’nin kurucu üyesi bile olamamıştır. Türkiye kendisini laik bir ülke olarak tanımladığı sürece İslam’ın liderliğine soyunma olasılığı yoktur. (...) Atatürk’ün mirasını, Rusya’nın Lenin’in mirasını reddedişinden daha eksiksiz bir şekil de reddetmek zorunda kalacaktır. (...) Böyle bir hamle aynı zamanda Atatürk kalibresinde bir lideri, (...) gerekli siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplamış olan bir lideri gerektirir.” 

S. P. Huntington Medeniyetler Çatışması, 1996, s. 263264

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleymanpaşa Kiraz Festivalinin Tarihleri Belli Oldu

ÖĞRENME VE BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Tekirdağ İli Saray İlçesinin Doğal Güzellikleri