Sakız'ın Tariçesi

Sakız: 1860’lar, Staten Adası, New York
Sakız çiğnemek çene kaslarını çalıştırarak yüz gerginliğini rahatlatmakta ve böylece genel bir bedensel gevşeme hissi verebilmektedir. Sakız, Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetlerinin sahra ve muharebe rasyonlarının bir parçasıdır ve askerler ulusal ortalamanın beş katı daha fazla sakız tüketmektedir. Dolayısıyla sakız çiğneme fenomeninden sorumlu kişinin de bir general olması gayet yerindedir: Alamo’daki katliamın sorumlusu olan ve nefret edilen Meksikalı komutan Antonio López de Santa Anna…
Santa Anna’nın sakız çiğnemek için nedeni vardı.  
1830’larda Teksas Meksika’dan bağımsızlığını ilan etmeye kalkıştığında beş bin kişilik bir Meksika ordusu Santa Anna’nın kumandası altında San Antonio kasabasına saldırdı. Garnizonu meydana getiren yüz elli Teksaslı Alamo Kalesi’ne geri çekildi. Meksikalı general ve adamları, kaleye hücum edip iki kadın ve iki çocuk haricinde herkesi öldürdüler. Birkaç hafta sonra “Alamo’yu unutma!” savaş narasıyla bir araya gelen Amerikan kuvvetleri General Sam Houston’un komutası altında Santa Anna’yı yenilgiye uğrattı ve Meksika’yı Teksas’ın Meksika’dan ayrılmasını kabul etmeye mecbur bıraktı. Teksas 1845’te Amerika’nın bir eyaleti oldu. Savaş suçları nedeniyle idam edilmeyen komutanlardan biri olan Santa Anna ise New York’un Staten Adası’na yerleşti.
Sürgün general, beraberinde Meksika ormanlarından sapodilla ağacının sütümsü özsuyunun diğer deyişle lateksinin kurutulmasıyla elde edilmiş sakızlardan bir yığın dolusu getirdi. Azteklerin chictli diye adlandırdıkları tatsız reçine Santa Anna’nın favori bir “cikleti” olmuştu. Staten Adası’nda eski general yerel bir fotoğrafçı ve mucit Thomas Adams’a sakızı tanıttı. Adams çok miktarda reçine ithal etti, sonra bunu kimyasal olarak ucuz bir sentetik kastiğe dönüştürmeyi denedi, ancak başarısız oldu. Oğlu Horatio’nun aynı Santa Anna gibi ciklet çiğnemekten büyük bir zevk aldığını anımsayan Adams, bu iş uğruna yatırdığı paranın bir kısmını telafi etmek amacıyla sakızı o zamanlar çiklet olarak satılan parafin topaklarına bir alternatif olarak pazarlamaya karar verdi. 
Thomas Adams’ın ilk küçük ve tatsız sakızları 1871 Şubatında New Jersey’nin Hoboken şehrindeki bir eczanede tanesi bir peniden satışa sunuldu. “Adams New York Gum” etiketli bir kutunun içine konmuş ambalajsız sakızlar Adams’ın gezgin bir satıcı olan oğullarından biri tarafından Doğu Yakası boyunca satıldı. Sakızın parafinden kat kat üstün olduğu ortaya çıktı ve çok geçmeden eczacı bir penilik uzunlukta kırabilsin diye çentiklenmiş uzun, ince şeritler hâlinde pazara sunuldu. Sakız, çene egzersizini mümkün kılan karamelanın kıvamına sahipti. 
1875’te sakızı tatlandıran ilk kişi Louisville, Kentucky’den eczacı John Colgan’dı. Colgan sakıza şekerlerde kullanılan kiraz veya nane yağları yerine 1870’lerde çocukların standart bir öksürük şurubu olarak aşinası olduğu Güney Amerika’nın Myroxylon toluiferum ağacının kabuğundan elde edilen güzel kokulu ve şifalı tolu pelesengini ilâve etti. Taffy-Tolu diye adlandırdığı sakızının başarısı başka bir sürü tatlandırılmış çikletin ortaya çıkmasına da vesile oldu. 
Thomas Adams bir sassafras sakızını, sonra da bugün en eski tatlandırılmış sakız niteliğinde halen piyasada mevcut olan Black Jack isimli meyan kökü özlü sakızısatışa sundu. 1880’de Ohio eyaletinin Cleveland şehrinden bir imalatçı endüstrinin en popüler tatlarından biri haline gelecek naneli sakızı piyasaya sürdü. Bir on yıl içerisinde de Adams bir ilke daha imza attı: sakız satış otomatı. New York şehrinin tren platformlarına karışık meyve aromalı sakız toplarından satmak üzere bu makinelerden yerleştirildi. 
1890’larda modern üretim, ambalajlama ve reklamcılık sayesinde sakız tam anlamıyla popüler hale geldi. Bu teknolojiye önayak olan kişi ise sabun satıcılığından dönme sakız üreticisi William Wrigley, Jr’dı.
Wrigley ilk iki markası Lotta Gum ve Vassar çok geçmeden unutuldu. 
Ancak 1892’de Amerika’nın yeni yüyılın başında en çok satan sakızları haline gelen Wrigley’s Spearmint ile Juicy Fruit isimli sakızları sundu. Wrigley yorulmak bilmez bir sakız reklamcısıydı.
Sakız çiğnemenin bir sürü seveni olduğu gibi aleyhtarları da vardı. Bu eylem tutucular için bir günah, enfiyeciler için bir efeminelikti. Öğretmenler ise onun çocukların derslerdeki konsantrasyonunu bozduğunu iddia ediyorlardı. Ebeveynler sakızı yutmanın bağırsak tıkanıklığına yol açtığı yönünde uyarılarda bulunuyorlarken, doktorlar aşırı derecede sakız çiğnemenin tükürük bezlerini kuruttuğuna inanıyorlardı. 
1932’de alternatif akım kullanan elektrik sisteminin mucidi, mühendislik dehası Nikolas Tesla ciddiyetle bu mesele hakkındaki görüşünü ifade etti: “Tükürük bezlerinin tüketilmesiyle sakız bir sürü aptal kurbanını mezara gömmektedir.” 
Çikletler ve Balonlu Çiklet
1880’lerde henüz filizlenmeye başlayan sakız işine, her birinin bir endüstri klasiğiyle sonuçlanacak farklı hedefleri olan Frank ve Henry Fleer adlı kardeşler de girmişti. 
Frank Fleer yüksek yüzey gerilimine ve büyük balonların şişirilebileceği esnekliğe sahip bir sakız yaratmanın peşindeydi. Sakızın elastikiyeti çok önemli bir parametreydi; düşük elastikiyette patlayan balon geri çekilemeden çeneye ve burna yapışık kalır; yüksek elastikiyette ise sakızın kütlesi ağza geri çekilebilir. Dilin sürçmesine neden olabilen Blibber-Blubber Bubble Gum adlı sakız Frank Fleer’in ilk balonlu ciklet teşebbüsüydü, ancak büyük bir balon elde etmeden önce patlayıverdiğinden başarısız oldu. Ayrıca sakız fazlasıyla “ıslak”tı, zira patlayan balonu doğrudan cilde yapışıveriyordu. 
Henry Fleer ise başka bir sorunla uğraşıyordu: sakız tanelerini sarmalayacak gevrek beyaz bir şeker geliştirme. Ancak Henry’nin işi daha kolaydı ve 1910’larda ürünü Chiclets adı altında piyasaya çıktı. Kardeşi Frank ise 1928’e kadar eski ürününün iki katı büyüklüğünde balonların şişirilmesine imkân veren dayanıklı, “kuru” bir sakız üretmeyi başaramadı. 1928’de ise Double Bubble her yaştan Amerikalı tarafından hemencecik tutuldu. Öte yandan İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikalı erlerin Alaska’nın Eskimo halkına takdim ettiği sakızın Eskimoların yüzyıllarca eskiye dayanan geleneksel çikleti, balina yağını yerinden etmesi Frank Fleer’i daha fazla memnun etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleymanpaşa Kiraz Festivalinin Tarihleri Belli Oldu

ÖĞRENME VE BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Tekirdağ İli Saray İlçesinin Doğal Güzellikleri